6 Ocak 2011 Perşembe

Ürdün kralı Abdullah'tan netanyahuya

Haaretz' gazetesine göre ;
Ürdünden netanyahu ya: barış için sadece sözleşme yetmez eyleme geçilmeli
Ürdün kralı telefon görüşmesinde Filistin ile müzakerelere çımaza sokan
engellerin kaldırılması gerektiğini belirtti.
israil ve Filistin arasında devam eden çıkmazın orta doğunun güvenliğni
tehlikeye attığını netanyahuya geçen çarşamba belirtti.
Kral partilere konuşarak zamanı boşa harcamaktan kaçınmalarını ve israille birlikte
barış içinde yaşayan bağımısız bir Filistinin kurulmasını sağlanamasını belirtti.
Kral Dışişleri bakanı Nasser Judeh'i perşembe günü Filistinli liderle
konuşmya gönderiyor.

yardım

kahramanımız dilini
çat pat anlyıp konuşabildiği  başka bir ülkededir.
dairesine girmek için apartman girşinde zile basar.
o sırada eli poşetlerle dolu bir yaşlı teyze çıka gelir
ve birşeyler söyler kahramanımız dilenciler tarafından
sıkca kullanılan yardım kelimesini seçip anlayıp teyzenin
dilenci olduğuna karar verir. ve ona elinde bulunan keki
uzatır teyze anlamsız bakmıştır ama teşekkür edip keki almıştır.
kahramanımız kapı açılınca içeri doğru gitmiştir teyze hala
yardım diyerekten peşinden gelmektetir kahramanımız olayı çakamamıştır ve
noluyoruz diyerekten asansöre binmiştir tabi teyze de, sonra teyzenin
ikinci kata gitmek için yardım istediğini kahramanımız burda anlamıştır
biraz geçte olsa sonuç olarak dilenci muamelesi yaptığı dilini anlamadığı
teyzeyi ikinci katta indirmeyi başarmıştır. mutlu son. :)

haydin çocuklar okul yakmaya...

another brick in the wall part II

ancak yanan bir okul iyi bir okuldur
kara tahtaları kırıp kırıp odun yapalım
duvarlar ateş görsün arkadaşlar
bahara uyalım ve başkaldıralım
arsız türküler konsun dillerimize
adım başı ihtilal yapalım
sefil kravatlar ayaklar altında
duvarın karşısına geçip andımızı okuyalım
milli ve asi olun andımız:
türküm doğruyum çalışkanım
odun taşır,kendi okulumu kendim yakarım!


çete,şubat1989,hakan albayrak

5 Ocak 2011 Çarşamba

Keçiören'in Gazzeli Kardeşi

Kardeşlik protokolü Ocak ayı meclis toplantısının açılışında Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve Cebaliye Belediye Başkan Yardımcısı Abdurrahim Muhammed Şihab tarafından imzalandı. Protokol imza törenine Keçiören’in kardeş şehirlerinden olan Bosna Hersek’in Gorajde Belediye Başkanı Muhammed Ranoviç ve Gorajde Müftüsü Hacı Ahmet Efendiç de katıldı.
Protokol imza töreninde konuşan Cebaliye Belediye Başkan Yardımcısı Abdurrahim Muhammed Şihab, Filistin üzerinde uygulanan abluka dolayısıyla ülke dışına çıkamayan Cebaliye Belediye Başkanı Usam Cevdet’in selamlarını ileterek, İsrail’in Filistin’e uyguladığı ambargo dolayısıyla büyük zorluklar yaşadıklarını kaydetti. Dört yıldır Gazze’de devam eden abluka karşısında en büyük desteği Türkiye’den gördüklerini belirten Şihab, “Bundan dolayı herkese çok teşekkür ediyorum. Ayrıca Mavi Marmara şehitlerini saygıyla anıyoruz. Onları hiç unutmayacağız. Meydanlarımızdan birine Mavi Marmara Şehitleri için bir anıt diktik. Ayrıca yaptığımız bir parkın adı da “Özgürlük Kafilesi” olacak. Mavi Marmara şehitlerinin anısını bu parkta yaşatacağız. Parkın açılışını da şehit düşen kardeşlerimizin ölüm yıldönümlerinde yapacağız” dedi.

Süleyman Nazif

Bu hafta Süleyman Nazifi anma haftası olması hasebiyle
Süleyman Nazif kimdir kısaca bir göz atalım;

Süleyman Nazif 1870 Diyarbakır doğmuştur. Servet-i Funun Dergisi şairlerindendir. Şiir de ilk hedef tanzimatın modernleştirmek adına ortaya koyduğu ama gerçekleştiremediği tüm esasları gerçekleştirmekti. Şiirde sınırlılıklar kaldırıldı ve herşeyi şiirin konusu olacak dendi.

Meşrutiyet’ten sonra Basra, Kastamonu, Trabzon, Musul, Bağdat (1909-1914) valiliklerinde bulundu. İstanbul’a yerleşerek (1915) Halk, İleri ve Hadisat gazetelerinde yazdı. İstanbul’un İngilizler tarafından işgal edilişini protesto eden yazısı (Kara Bir Gün, Hadisat, 23 Kasım 1918) ve daha sonra Darülfünun konferans salonunda düzenlenen Pierre Loti gününde (23 Ocak 1920) aynı konuda yaptığı konuşma nedeniyle Malta’ya sürüldü (1920-1922). Zaferden sonra döndüğü zaman yine İstanbul’a yerleşerek yaşamını güç koşullar altında kalemiyle sürdürdü.

İlk deneylerinden sonra Servet-i Fünun dergisinde çıkan (1898) şiirlerinde akımın önemli şairleri arasında sayılacak başarı düzeyine erişemedi. Daha çok, Meşrutiyet döneminde tarih, eleştiri, anı türlerindeki yazılarıyla tanındı.

Dilin özleşme akımı karşısında direnmeye çalıştı. Ulusal Edebiyat Akımı’nın amaçlarını benimsemediğini ifade etti. Mecmua-i Ebüzziya’da genellikle nesnel kabul edilmeyen eleştirilerinde Namık Kemal’in şiirleri ve “Tahrib-i Harâbât” üzerinde durdu; daha sonra da ilk kez, Kemal’in Magosa’ya sürgün fermanının (Padişah Abdülaziz) suretini yayımladı.

Eserler

“Gizli Figanlar” (şiirler, 1906), “Batarya ile Ateş” (şiirler, nesirler, 1917), “Firak-ı İrak” (şiirler, 1918), “Namık Kemal” (iki konferans, şairin yaşamı ve yapıtları üzerine bilgiler, 1922), “Malta Geceleri” (şiirler, nesirler, 1924), “Çal Çoban” (makaleler, 1921), “Tarihin Yılan Hikâyesi” (makaleler, 1922), “Mehmet Akif” (1924), “İki Dost” (Namık Kemal ile Ziya Paşa üzerine yazılar, 1926), “Fuzulî” (1926).

İslamda Özgürlük Anlayışı

[AL-BALAGH Kurumu tarafaından sunulmuştur tercümesi tarafımızdan yapılmıştır.]

Esirgeyan ve Bağışlayan olan Allah'ın adıyla

Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
(Araf 157)
Allah'ın iradesine ve hükmüne teslimiyet özgürlük mefhumunun kaynağıdır. Bu aklı, ruhu ve davranışları dünyanın kötü tesirlerinden kurtarır. Bu özgürlük insanoğlunun despot, adaletsiz, şehvet, sapık ve hevalarına köle olmaya zorlayan karmaşık piskolojinin üstesinden gelmesi için bir vesilerdir. Allah'a teslimiyet insanoğluna hayatını ahlak ve doğru yol üzere yaşamak için daha iyi bir yolu seçme hakkı verir.
Rahman, Baki ve Kadir olan tarafından İslam hak Peygambere indirildi. Eğer insan yaşamı boyunca Allah' a teslim olursa, kıyamet günü onun merhameti ile muamele edilir.
Islam insanlığı çoktanrıcıktan(putperstlikten), kölelikten ve adaletsiz muamleden kurtardı ve ahlaki ve sosyal değişimlere; özgürce düşünebilcekleri, üretebilcekleri, kurtuluş yolunu arayabilcekleri güvenli bir ortama ulaştırdı.
Özgürlük yaşam ağcının beslendiği temel bir kaynaktır. Küçük bir fidanın ışığa, havaya ve dallarının çoğalması, çiçeklenmesi ve meyve vermesi için yetişebileceği özel bir alna ihtiyacı vardır. Aynı zaman da özgürlüğünde yayılması için İslamnının ışığına ve rehberleğine ihtiyacı vardır. Eğer genç bir fidan ışıktan ve yetişebilceği alandan mahrum bırakılırsa şeklen bozulacak ve bodur kalacaktır. . Bundan dolayı, insanı  ahlaki özgürlüğünden mahrum bırakmak baskı ve esareti beraberinde getirecektir.  Zulüm(baskı) ve kölelik(esaret) içinde terrör ve ve despotluğun uygulandığı korkunç bir hapishane gibi insanın benliğini, iradesini ve manen gelişme arzusunu bitirir. Bu insan hayatını daha iyi bir amaç hedefleyen tüm duygulardan mahrum bırakır, onun özgür iradesini çalar ve insanın doğasındaki tüm iyilikleri yok eder.

3 Ocak 2011 Pazartesi

Asla ve Daima

Klas Bir Duruş: Nuri Pakdil

Trt Nuri Pakdil Belgesel çalışması






   Eserleri:
   Biat I, Deneme, Haziran 1973.
   Harikalar Tablosu / Prevert, Oyun/Çeviri, Temmuz 1974.
   Ay Operası / Prevert, Şiir/Çeviri, Nisan 1975.
   Biat II, Deneme, Ocak 1977.
   Bağlanma, Deneme, Şubat 1979.
   Bir Yazarın Notları II, Deneme, Aralık 1980.
   Put Yapımevleri, Oyun, Nisan 1980.
   Biat III, Deneme, Nisan 1981.
   Bir Yazarın Notları III, Deneme, Mayıs 1981.
   Kasırganın Çatırtıları / Guillevic, Şiir/Çeviri, Mayıs 1981.
   Bir Yazarın Notları IV, Deneme, Eylül 1982.
   Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş, Oyun, Haziran 1982.
   Edebiyat Kulesi, Deneme, Şubat 1984.
   Sükût Sûretinde, Şiir, Şubat 1997.
   Derviş Hüneri, Deneme, Mart 1997.
   Batı Notları, Gezi-İzlenim, Mart 1997.
   Arap Saati, Deneme, Mayıs 1997.
   Umut, Oyun, Haziran 1997.
   Ahid Kulesi, Şiir, Haziran 1997.
   Korku, Oyun, Ağustos 1997.
   Klas Duruş, Deneme, Ekim 1997.
   Arap Şiiri (Güldeste) I, Şiir/Çeviri, Haziran 1998.
   Arap Şiiri (Güldeste) II, Şiir/Çeviri, Haziran 1998.
   Kalem Kalesi, Deneme, Ekim 1998.
   Bir Yazarın Notları I, Deneme, Mart 1999.
   Osmanlı Simitçiler Kasîdesi, Şiir, Temmuz 1999.
Otel Gören Defterler 1: Çarpışan Sesler, Deneme, Aralık 1999.
   Otel Gören Defterler 2: Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada, Deneme, Mayıs 2000.
   Otel Gören Defterler 3: Büyük Sorgu, Deneme, Kasım 2001.
   Otel Gören Defterler 4: Simsiyah, Deneme, Nisan 2002.
   Otel Gören Defterler 5: Ateş Hattında Harf Müfrezeleri, Deneme, Ocak 2003.
   Otel Gören Defterler 6: Yazmak Bir Mûcize, Deneme, Haziran 2005.

korku (oyun 2.basım)
klas duruş
arap şiiri ( güldeste 2 cilt)
kalem kalesi
bir yazarın notları i(2.basım)
osmanlı simitçiler kasidesi
otel gören defterler i: çarpışan sesler

Kitap Ehli

Allah’a hamd Rasulüne salat ve selam olsun.
Bismillah…
De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak(La ilahe illallah’a ) olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın.( Allah’ın helal kıldıgnı helal, haram kıldıgını haram kabul edelim. Din adamlarının heva ve heveslerine dayalı olarak çıkardıkları hükümleri reddedelim.) Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun biz Müslümanlarız".
Rasullerin davetinin temeli olan La ilahe illallah sözünün kisiye faydalı olması için, manasını bilmenin ve bu manaya göre amel etmenin gerekli oldugunu bildiren bu ayeti, Rasulullah arapça bilmeyen krallara gönderdigi mektuba yazdırmıstır. Çünkü bu ayette La ilahe illallah’ın manası ve bu manaya göre amel etmenin, bu manayı bozacak hareketlerden kaçınmanın geregi bildirilmistir. Arap müsriklerinin çogu La ilahe illallah’ın manasını bildikleri için Rasulullah onlara sadece bu kelimeyi söylemelerini istemistir. Onlar bu kelimeyi söylemekle ne gibi bir sorumlulugun altına imza atacaklarını bildikleri için çogu bundan yüz çevirmistir.
Al-i İmran 64
وقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَ سَلّم فِي حَدِيثهِ الشَّريف
"Ehl-i Kitap'a bir şey sormayınız. Çünkü onlar sapıtmış oldukları için sizi hidayete eriştiremezler. Eğer siz böyle yaparsanız, ya batıl sözü doğrular ya da doğru bir sözü yalanlamış olursunuz. Allah'a yemin olsun ki, eğer Musa bile hayatta olsaydı O'nun bile bana tâbi olmaktan başka yapacağı bir şey yoktu".
·         Ahmed bin Hanbel, Müsned, III. 338 b- İbni Kesir Tefsirin Kuran-il Azim, I- 386 c- ed Dürrül Mansur, II- 85 d- Alûsî, Ruhu'l Meanî III- 210.
Ehl-i Kitâb nedir?
Ehl-i kitâb Farsça terkîbinin, yahut ehlu'l-kitâb Arapça terkîbinin lûgat mânâsı "kitap ehli, kitaplı, kitaba bağlı olanlar" demektir. Dînî bir terim olarak ehl-i kitabın mânâsı konusunda İslâm müctehidleri farklı görüşlere sahiptirler. Hanefîlere göre, sonradan bozulmuş, değiştirilmiş bile olsa aslı itibarıyla ilâhî olan, vahye dayanan bir kitaba iman eden kimseler ehl-i kitaptır. Buna göre yahûdîler ve hıristiyanlar ehl-i kitap oldukları gibi, Hz. İbrâhîm'e, Hz. Dâvûd'a gönderilen kitaplara iman edenler de ehl-i kitap içinde yer almaktadırlar. Diğer müctehidlerin çoğuna göre ehl-i kitaptan maksat, yalnızca yahûdîler ile hıristiyanlardır.
İnsanların bir kesimine kitap ehli, kitaplı denmesinin en belirgin sebebi "Kitâb"a verilen önemdir. Burada kitaptan kastedilen, Allah Teâlâ'nın, peygamberleri vasıtasıyle kullarına gönderdiği bilgiler ve sözler bütünüdür. Kitâbın önemi, aklın yetişemediği konularda insanlara doğru bilgi veren, hak yolu gösteren tek kaynak olmasından gelmektedir. Tarih boyu geçirilen tecrübeler göstermiştir ki, yalnızca akıl ve vehim kaynağına dayalı bulunan dinler, hak dinden en uzak, dolayısıyla "Allah, âhiret, ibâdet, helâl-haram..." konularında en fazla yanlış ve sapıklığı ihtivâ eden dinler olmuştur. İlâhî vahiy mahsûlü olan bir kitaba dayanan dinler ise, zaman içinde kitapların aslı kaybolduğu, bunlara insanlar tarafından ilâveler yapıldığı veya bazı kısımları çıkarıldığı için değişmiş bile olsa, hak dîne en yakın dinler olmuştur. Ayrıca bu dinlerin tâbîleri de gerçek dîne iman konusunda daha yatkın olagelmişlerdir. Bu son hüküm tartışmaya müsait ise de, kitaplı dinlerin, diğerlerine nisbetle hak dîne daha yakın bulundukları, arada önemli ölçüde ortak noktaların bulunduğu şüphesizdir.
Vahye dayanan dinler içinden, geldiği gibi duran, kitabı tahrif edilmemiş, kendisi bozulmamış tek din İslâm'dır.
Diğer dinlerin kitapları geldiği gibi korunamamış, kendileri de, mensupları tarafından haksız ve yetkisiz olarak önemli değişikliklere uğratılmışlardır.Ehl-i Kitap, Peygamberimizi (asv) kabul etmediklerinden "kafir" sayılmakla beraber, "Allah'ı inkar eden" anlamında kafir değillerdir.
Kur’an da ehl-i kitap?