5 Ocak 2011 Çarşamba

İslamda Özgürlük Anlayışı

[AL-BALAGH Kurumu tarafaından sunulmuştur tercümesi tarafımızdan yapılmıştır.]

Esirgeyan ve Bağışlayan olan Allah'ın adıyla

Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
(Araf 157)
Allah'ın iradesine ve hükmüne teslimiyet özgürlük mefhumunun kaynağıdır. Bu aklı, ruhu ve davranışları dünyanın kötü tesirlerinden kurtarır. Bu özgürlük insanoğlunun despot, adaletsiz, şehvet, sapık ve hevalarına köle olmaya zorlayan karmaşık piskolojinin üstesinden gelmesi için bir vesilerdir. Allah'a teslimiyet insanoğluna hayatını ahlak ve doğru yol üzere yaşamak için daha iyi bir yolu seçme hakkı verir.
Rahman, Baki ve Kadir olan tarafından İslam hak Peygambere indirildi. Eğer insan yaşamı boyunca Allah' a teslim olursa, kıyamet günü onun merhameti ile muamele edilir.
Islam insanlığı çoktanrıcıktan(putperstlikten), kölelikten ve adaletsiz muamleden kurtardı ve ahlaki ve sosyal değişimlere; özgürce düşünebilcekleri, üretebilcekleri, kurtuluş yolunu arayabilcekleri güvenli bir ortama ulaştırdı.
Özgürlük yaşam ağcının beslendiği temel bir kaynaktır. Küçük bir fidanın ışığa, havaya ve dallarının çoğalması, çiçeklenmesi ve meyve vermesi için yetişebileceği özel bir alna ihtiyacı vardır. Aynı zaman da özgürlüğünde yayılması için İslamnının ışığına ve rehberleğine ihtiyacı vardır. Eğer genç bir fidan ışıktan ve yetişebilceği alandan mahrum bırakılırsa şeklen bozulacak ve bodur kalacaktır. . Bundan dolayı, insanı  ahlaki özgürlüğünden mahrum bırakmak baskı ve esareti beraberinde getirecektir.  Zulüm(baskı) ve kölelik(esaret) içinde terrör ve ve despotluğun uygulandığı korkunç bir hapishane gibi insanın benliğini, iradesini ve manen gelişme arzusunu bitirir. Bu insan hayatını daha iyi bir amaç hedefleyen tüm duygulardan mahrum bırakır, onun özgür iradesini çalar ve insanın doğasındaki tüm iyilikleri yok eder.
İslam insalığın zincilerine ve içinde bulunduğu hapishanin duvarını yıkmak için gelmiştir. Bu insanoğlunun yükselişine engel teşkil eden zincirleri çıkarıp atmasını sağladı ve ona insanlığı için uygun ifadeyi veremesinde ve ahlaki mükemmeliyetçilik yolunu takip etmesinde ikna edici rol oynadı.
İslamın sağladığı özgürlük taahhüt ve sorumluluk üzerine inşa edilmiştir bunlarsız doğu özgürlük anlyışını varlığı mümkün olamaz. Bazı sınırlamalar getirilmeyen özgürlük nihlizim doğurur, sonucu olarakta toplumun ahlak ve sosyal düzeni tamamen yıkılır.
Sorumluluk olmadan var olan özgürlüğün konsepti egzistansiyalizm-varoluşçuluk- yorumudur, Ahlaki değerlere ve bireyin kontrölüne bağlı olmamasından ötürü  demokratik ve modern özgür ifade teorileri sadece yozlaşmaya ve ahlaksılığa neden olmuştur. İslam için özgürlük taahhüt ve sorumluluk çatısı altındadır. bunlar bir birlerinin içten parçalarıdırlar ve ayrılmaları söz konusu olamaz. Sorumuluk olmadan seçim özgürlüğü, sorumluluk olmadan da özgürlük olmaz.
Alimler yüzyıllar botunca özgürlük ile sorumuluğun arasındaki ilişki üzerine çalıştı ve araştımalar yaptı. Bu araştırmalarına dayanarak insan davranışı üzrene bir açıklma getirdiler ve bu davranışların ilahi daletle ilişkilerini belirttiler.
Allah insana hayatta yönünü seçmesine izin veren özgürlüğü bahşetti bunun sonucu olarakda kendi eylemleri için Allah'a karşı sorumludur.
Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kateder.
 (Enbiya 3)
Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.
(Kıyamet 14-15)
İlahi mükafat ya da ceza insanın özgürce yaptığı eylemlere verilir. Özgür iradesiz ve buna ek olarak taahhür ve sorumluluk olmaksızın ne ödül olabilir ne de ceza.
Allah meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.
(Saffat 24)
Her insanın amelini boynuna yükledik.2 Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.  “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecektir.
(İsra 13-14)
İslam insanın özgür iradeye sahip oldunu idda eder bu onu Allah'ın yarattığı biçimdir. Bu özgürlüğü ifade etmesine ve onu taahhüt ve sorumluluğun sınırları içersinde kendini kontrol ederek uygulamasına olanak verir. İnsan doğru yolu seçmek için , kendi ve diğerlerinin özgülürğünü korumak için bir yükümlülüğü vardır.
İslamın özgürlüğü bahşetmesinde ötürü onu insanın tüm bildiği alanlarda insanlığı gelişimi için bu dünyada kullanması beklenir. aksi takdirde özgürlük bir yıkım aracı haline gelir.  insan islam tarafından diğerlerinin fiziksel ve ruhsal refahını düşünmesi için teşvik edilir onun tüm çabaları içersinde. bu özgürlüğü  diktatölüğü, doğal kaynaklar üzerinde diğerlerine devredilmez haklar vermeyi  engeller.
Islamda siyasal özgürlüğün anlamı insanoğlunu adaletle, iyilik ve barış içersinde yönetmektir. Bu tüm insanların siyasal haklarını garanti altına alır ver korur.
Özgürlük seçme ve konumu belirleme gücüdür. Haddi zatında insan kendi ve diğerleri için en iyi faydayı verecek eylemin yönünü seçmeli ve dikkatlice karar vermelidir. özgürlük tüm iç güdülerimizi tatmin etmek anlamına gelmediği gibi arzu ve isteklerimizide baskı altında tutmak alnamına da gelmez. davranışalarımız vicdanımız sesini dinleyerek şekil almalı o anki eylemin verdiği menuniyetten dolayı değil.
medeniyelerin yok olma sebepleri aşırı serbestçilik ya da aşırı baskı sonucu ortaya çıkmıştır. İşte Kur'an bize tarhiteki bu olayları ders olarak sunuyor: milletlerin ve toplulukların Allah'ın yolunu yok sayıp kendi heva ve hevlerini takip etmesi sonu helak edilmişlerdir.
Allah, the Almighty, says:
Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.11
(Meryem 59)
Bırak onları, tehdit edildikleri güne kavuşana kadar, (batıl inançlarına) dalsınlar ve (dünya hayatlarında) oynayadursunlar.
(Zuhruf 83)
(Ey münafıklar!), siz de tıpkı, sizden öncekiler gibisiniz: Onlar sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. Onlar paylarına düşenden faydalanmışlardı. Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi siz de payınıza düşenden öylece faydalandınız ve onların daldığı gibi, siz de (dünya zevkine) daldınız. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin; İbrahim’in kavminin; Medyen halkının ve yerle bir olan şehirlerin haberleri ulaşmadı mı? Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. (Ama inanmadılar Allah da onları cezalandırdı.) Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı.
(Tevbe 69-70)
Bugunki toplumumuz Materyalizm üstünde durduğu sorumluluk olmadan özgürlük anlayışı sosyal ve ahlaki değerlerimizi ortadan kaldırıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder