20 Ocak 2011 Perşembe

Kur'an'nın Mushaflaşması- Kuran Tarihi I

Peygamber Dönemi: (Rasul’un Sağlığında Cem’)
Mekke Dönemi:

Peygamber vahyin muhafazası için azami dikkati gösterirdi. Cebrail’i takibde acele davranırdı . 65/el-el-Kıyame 16-17 ayetleri bunu anlatır. Onu göğsünde toplayıp dilinde okutmak Allah’a aiddi. Rasûlu-Ekrem, gelen vahyleri önce kendisi namazlarda okuyarak ezberini kuvvetlendirdi. Sonra yavaş yavaş okuyarak ezberi kuvvetli Ümmi olan Arap mü’minlerin  ezberlemesini sağladı. Kur'an'ı ezberleyen sahabiler Rasulullah'a okuyarak doğru olup olmadığını kontrol ederlerdi.

Peygamber Kalbine indirilen Kur'an’ı insanlara yalnız okumakla kalmadı, yazdırdı da. 52/et-Tur suresinin ilk ayetleri bunun tanığıdır. Kur'an'da " Sana okutacağız ve sen Allah'ın diledikleri dışında unutmayacaksın"buyrulmuştur.
Hz.Peygamber'in Kur'an'ın doğruluk ve tamamiyetin, muhafaza için yazıyla tespitten ayrı iki ilave tedbir daha aldığını görüyoruz:

1-İnen ayetleri hemen kendisi ezberliyor ve sürekli olarak namazlarda, ikametinde, yolculuğunda, sıkıntıda, ferahta onu okuyordu. Günlük namazların kılınması esnasında Kur'an ayetlerinin yüksek sesle okun­masını emretti.  Bundan doğan diğer bir sonuçta de Kur'an'ın bir nevi din adamı sıfatını taşıyan kimselerin te­kelinde tutulmamış olmasıdır.

2- Kur'an öğrenenlerin bunu yetişmiş öğretmen, bir muallim nezaretinde yapmalarını emretmiştir. İlk Muallim Peygamber'in kendisi ve sonra, Kur'an'da iyi yetişmiş olmaları dolayısıyla O’nun tarafından yetkili kılınmış sair muallimlerdi."

Rivayetler Peygamber'in gelen vahyi yazdırma konusunda acele davrandığını aktarırlar.


 Hadis yazımının yasaklandığını anlatan rivayetlerde de Kur'an'ın yazımının sözkonusu olduğu doğrulanır.
Vahyin ne zaman yazılmaya başlandığı hususunda kesin bir bilgi bulunmu­yor. Hz.Rasul okur yazar değildi. Siyer materyalinde daha Mekke devirlerinde bile Kur'an'ın yazılı bölümleri bulunduğu görülür. Bizzat Kur'an'da, Kur'an için devamlı “Kitab” kelimesi kullanılır; muhakkak ki bu kelime "yazılı bir vesika" manasına da içine almaktadır."
Hz. Rasul inanlardan edindiği katiplere yazdırmaya çalıştı. Mekke döneminde Ebu Bekr, Usman, Ali, Zübeyr ibnu Avvam, Amir ibnu Fuheyre , sayılabilir.

Peygamber'in yanında olan ayetler dışında sahabiler kendileri için özel sayfalarda yazıyorlardı. Kur'an'ın bütününü ezbere bilenlere Kurra deniliyordu. İbnu Mes'ud, Muaz, Salim, Ubey ibn Ka'b, Aişe, Hafsa, Ümmü Seleme, Ebu Zeyd bunlardandır.

Ayetlerin Surelere Yerleştirilmesi:
İnen ayetlerin hangi surelere yazılacağı Peygamber'in talimatı ile belirle­niyordu. "Tarihçilerin verdiği bilgiye göre bazan da inen bu parçalar içinde birkaç sureye ait ayrı parçalar aynı anda nazil olabiliyordu. Bu durum muvahacesinde yeni bir kısım vahiy geldiğinde Hz. Peygamber, o zamana kadar nazil olmuş bulunan bütün içinde bu yenilerin alacağı yeri gösteriyordu."

Yazı Materyali:
Peygamber kendi hıfzı, sahabe hıfzı ve yapılan kontrollerle yetinmeyip deri, kemik, tahta ve yassı taşlar üzerinde nuzulunu takiben yazdırırdı.

Yazı materyali olarak hurma dalları, ince beyaz taşlar, kürek kemikleri, işlenmiş ince deri parçaları, tahta, çanak, çömlek parçaları ve kırtas adı verilen kağıtlar, deri, bez, hurma lifi, taş, kullanıldı. İranlılar ve Romalılar gibi kağıt sanatı Araplarda yoktu.

Medine Dönemi:
Hz.Rasul Medine döne­minde Ubey ibnu Ka'b, Zeyd ibnu Sabit, Abdullah ibnu Revaha gibi yeni vahy katipleri de edindi. Bu yazım işinde el-Askalani (852/1448) görev alan 40'a yakın sahabiden söz eder.

İbnu İshak'ın Rabat'ta bulunan Siyer kitabında şöyle bir rivayet yer alır: "Kur'an'dan ne zaman bir parça nazil olsa Rasulullah a. bunu önce erkeklerin iştirak ettiği bir topluluk huzurunda okur, tebliğ eder ve sonra kadınlardan müteşekkil ayrı bir topluluğa tebliğ ederdi."

Her Ramazan'da Hz. Rasul'un o seneye kadar inen ayetleri Cibril ile okuyup karşılaştırdıkları rivayetleri vardır."Hz. Peygamber halkın huzurunda baştan sonra kadar tila­vet etmek itiyadındaydı. Etrafında toplanan Ashab, beraberinde Kur'an nüshalarını getirirler ve bunlarla O’nun okuduklarını mukabele ederler ve icabında ellerindekileri düzeltirlerdi. Hayatının son Ramazan ayı esnasında bunu daha ileri bir ihtiyat tedbiri olarak iki defa te­krarladı. Bu tarz "mukabeleler" ve halk huzurunda tilavet etmeler Arza (takdim) adını alır ve bunların işaret ettiğimiz en sonuncusuna Arza Ahira, Kur'an tarihinde unutulmaz olarak kalmıştır."

Rasul son vahyden 9 ya da 81 gün sonra vefat etti. Bu sureden önce ki­taplaşması, ayetlerin elimizdeki tertip üzere inmemesindendir.

kaynak: Darul hikme okulu, Almanya
                 Başlangıçtan günümüze İslam Tarihi, Hayati Ülkü, çile 
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder